Osmanlı’da Bir Sabotaj Vakası: Telgraf Tellerini Kim Kesti?
Tarihte dış güçlere gerek kalmayacak çok hainlikler yaşadı medeniyetimiz. Bunlardan biri de telgraf teknolojisi ile alakalı.
Telgraf, internetin atası denebilir. O dönem için muazzam önem arz eden bu teknoloji coğrafyamızda erken vakitte boy göstercekken bakın nasıl gecikmeli geldi. Hemen aşağıda bu hususu bir yabancının hatıralarından öğreniyoruz.
1847’de Amerikalı kimyacı Profesör J. Lawrence Smith İstanbul’a bir telgraf aleti getirmişti. Sultan Abdülmecid cihazın çalışmasını görmek için kendisini Beyberbeyi sarayına davet etti. Profesör Smith’le birlikte saraya giden Amerikalı misyoner Cyrus Hamlin gösteriyi ve Sultan’nın alakasını şöyle anlatır;
“Prof. Smith cihazları gösterip işaret alfabesini (Morse alfabesi) izah etti. Cihazın kıymetini hemen kavrayan Sultan hazretleri, “Her dile münasip, hem bizim daha çok menfaatimize çünkü bizde sadece yirmi iki harf var” diye buyurdu.
Telgraf istasyonunun biri odanın yukarı ucunda, diğeri ise sarayın köşe odasındaydı. Prof. Smith cihazların hazır olduğunu duyurunca Sultan kısa bir müddet düşünüp bay Smith’ten diğer istasyona gitmesini istedi. Büyük sihirbazı göndermek istiyordu ki kolay lokmayla baş başa kalsın. Sultan’ın özel sekreteri ve Fransızca öğretmeni, “Sultan Hazretlerinin huzurunda oturamazsın, fakat üzerine diz çökmek üzere bir minder isteyebilirsin,” demiştiler. Teklifi geri çevirdim; her şey hazır olduğunda cihazı kusursuz işletebilmek için majestelerinden sandalye rica ettim. “Mettez une chaise ! Mettez une chaise!” (Fransızca : sandalye koyun!) diye buyurdu. Sultan hazretleri memnun bir halde; bir gavurun ricada bulunmasına ve hünkar hazretlerinin de bu isteğe tenezzül buyurmasına hayret eden uşakları buyruğu yerine getirmek üzere yay gibi sıçradılar.
(Tercümanlık eden Amerika Büyükelçisi) Bay Brown’ın Sultan’dan bir mesaj buyurmalarını rica etmesiyle Sultan, “Fransız gemisi geldi mi? Avrupa’dan havadisler nasıl?” diye buyurdular.
Sultan kısa bir müddet tuşun çalışmasına dikkatle baktı ve hizmetkarlarını geride bırakarak, kendisinden önce kimsenin mesajı almadığından emin olmak için, uzun adımlarla diğer istasyona gitti. İçeri girip mesajının ne olduğunu sorunca, Prof. Smith Sultan’ın mesajını kelimesi kelimesine okudu. Bunun üzerine Sultan kollarını açıp, “Maşallah! Maşallah!” dedi.
Cevaben gelen telgraf çok daha uzundu ve Sultan mesajın ulaşıp ulaşmadığını görmek üzere başında bulunduğum istasyona geldi. Sultan’ın okuyabilmesi için her işaretin altına harfleri dizdim. Haşmetmeapları mesajı okurken, “Şurada hata yapmadınız mı? Manalı olması için bunun İ olması icab eder” dedi ve ardından, “Kusurlar olabilir, ancak anlamı bozmaz” diye ekledi.Sultan Prof. Smith’i çağırtıp tebrik etti ve icadı Bab-ı Ali’ye göstermek üzere tekrar ne zaman gelebileceğini sordu.
“Haşmetmeapları ne zaman buyurursa.”
“O halde yarın saat birde geliniz.”
Bunun üzerine, geldiğimiz gibi adabına uygun halde, eğilip huzurdan ayrıldık.”
Ertesi gün Babı Alî’de devlet erkanı huzurunda başka bir gösteri yapıldı. Tek telgraf mesajı iletilip hazır bulunanlarca incelenmişti. Bundan sonra Hamlin telin kesildiğini, bu sabotajın telgrafın ülkeye gelmesine engel olmak isteyenlerin bir tertibi olabileceğinden şüphelendiklerini kaydeder. Anılarında konuya şöyle devam eder;
“Sonraları Prof. Smith bir nişana layık görüldü,fakat telgraf hattı çekilmedi. Paşalar itiraz etmişler.Her işlerini günübirlik rapor edecek bir gammaza ihtiyaçları yokmuş. Altı yıl sonra, Kırım Savaşı bu cihazın ne derece lüzumlu olduğunu gösterince bir dizi telgraf hattı çekildi ve böylece Kostantiniyye dünyaya bağlanmış oldu.”
Bu medeniyetin bir mensubu olmayı, yetimin hakkını gözetmeyi bilmeyenler yüzünden sıkıntılar yaşıyoruz. Çok uzağa değil, dibimize bakmamız kafi. Son olarak aktarım için Semih Koyuncu’ya teşekkür ederim.
YouTube‘a neredeyse her gün yeni video ekliyorum, akşamları da Twitch‘de canlı yayındayım, bu platformları kontrol etmeyi de unutmayın.
Hasan Aydın 6 mart 2020
Kadir Mısıroğlu(Allah rahmet eylesin) bu mevzuya çokça değinirdi.
ssacayceb 18 Haziran 2020
Bu gibi mevzuları tarihimizde çokça görüyoruz. Geçen 93 Harbi’nin ne sebeple başladığına baktığımda Ruslar’ın küçük bir kasabayı isteme talepleri kabul edilse belki bu harbin önüne geçilebilirmiş. Koca bir balkanları kaybettiğimiz savaş bu. Yazık abi çok yazık oldu.