Ghost of Tsushima İnceleme

Ghost of Tsushima İnceleme

Kan ve gözyaşıyla yoğruldu, şimdi ise küllerinden doğacak. Samuray Jin Sakai’nin yeni mücadelesi, aynı zamanda en amansızı olacak.

“Japonya’yı bir kılıcın yarattığını söylerler. Eski tanrıların, bir mercan kılıcı okyanusa batırdıklarını ve çıkardıklarında dört kusursuz damlanın denize düştüğünü ve bu damlaların Japonya’nın adaları olduğunu söylerler. Ben, Japonya’yı bir avuç cesur erkek yarattı diyorum. Hayatlarını unutulmuş bir kelime uğruna vermeye hazır savaşçılar: Onur.”
Son Samuray, 2003.

Uzak Doğu ve özellikle samuray kültürünü ele alan her çeşit yapım, tüketici tarafından büyük bir ilgiyle karşılanmıştır. Filmleri, kitapları ve oyunları ile popüler kültür alanında bile başlı başına bir samuray kültürü oluşmuş durumda. Uzak Doğu topraklarının ruhani atmosferi samurayların huzurlu, ancak bir o kadar da şiddetli felsefesi ile birleştiği vakit çoğumuz için akan sular duruyor. Her ne kadar samuray odaklı bir açık dünya oyununu çoğumuz Assassin’s Creed cephesinden ümit etsek de, yıllardır süregelen bekleyişi noktalayan Sucker Punch oldu. Stüdyonun yeni yapımı Ghost of Tsushima; bizleri Moğol istilasına uğrayan mütevazı, ancak bir o kadar da ölümcül Tsushima adasına götürüyor.

Tarihte ‘istila’ dendiğinde akla ilk gelen topluluklardan biri de hiç şüphesiz Moğollar. Avrupa’dan Uzak Doğu’ya kadar uzanabildikleri her yere uzanan, gittikleri yerde taş üstünde taş bırakmayan Moğollar; Japonya’da düzenledikleri ilk akınlarında Tsushima Adası’nı hedef alırlar. Adadaki az sayıda yiğit Moğollara karşı gelmeye çalışsa da fazla başarılı olamazlar ve neredeyse hepsi kılıçtan geçirilir. Ama aralarından birisi, bu kıyımı sağ atlatmayı başarır: Samuray Jin Sakai.

Jin Tsushima Adası’nda nam salmış olan Shimura Bey’in yeğenidir. Halkını çok seven ve aynı sevgiyi gören Shimura Bey, ailesini küçükken kaybeden Jin’i yanına alır ve onu bir ‘samuray’ olması için eğitir. Zamanla Shimura Bey, Jin için sadece bir amca ve öğretmenden daha öte anlam ifade etmeye başlar. Ancak Moğol istilası sırasında Shimura Bey esir düşer ve akıncıların lideri Hotun Han’ın yanında götürülür. Hotun Han Tsushima’da kalan son direnişi de sonlandırıp teslim olmaları için Shimura Bey’e baskı yapar, ayriyeten bunun karşılığında canını da bağışlamayı teklif eder. Ancak “Samuray’ın Yolundan” vazgeçmeyen Shimura, Moğol lidere istediğini vermemekte kararlıdır.

Moğol istilasıyla başlayan Ghost of Tsushima, ilk birkaç saati geride bıraktığınızda hikayesel olarak basit bir intikam ve kurtarma hikayesi gibi görünüyor. Oyunun ana odağını da bir süre için bu oluşturmasına rağmen hikayenin dallanıp budaklanan yapısı sizi daha kompleks bir kurgunun parçası haline getiriyor. Amcasını kurtarmayı amaçlayan Jin’i Moğollar’a kafa tutabilmek için ufak bir birlik oluşturmaya ve gerilla savaşı başlatmaya çalışırken görüyoruz.

Moğol İstilası’ndan aile yadigarı kılıcı ve harap olmuş zırhıyla kurtulan Jin, Savaşçının Yolu (Bushido) felsefesini benimsediği için onu zor seçimler bekliyor. Düşmanı ile yiğitçe savaşması öğretilen samuray arkadan sinsice yaklaşmak, tuzaklar kurmak gibi şeyleri ‘bir samurayın şerefine leke süren’ yöntemler olarak görüyor. Ancak Moğollar’a kafa tutmak için böyle şeylere başvurması gerektiğinin de farkında. Dolayısıyla kendisi için zor olan kararlar alıyor ve bunlarla yüzleşmeye çalışıyor. Böyle anlarda karakterimiz geçmiş anılarını, amcasının derslerini ve samuray öğretilerini hatırlıyor.

Jin’in yaşadığı bu içsel karmaşanın oyunda çok güzel yansıtıldığına inanıyorum. Özellikle bir sahnede, Jin ilk kez arkadan gizlice bir adam öldürecek iken her şeyi eline yüzüne bulaştırdığını görüyoruz. Bıçağı sapladığı düşmanının ağzını kapatmadığı için çığlıkları duyuluyor ve birden düşmanıyla beraber yere yuvarlanıyor. Ardından ufak bir boğuşma sonrası avantajlı konuma gelen Jin, kendini kaybedip bıçağını defalarca kez düşmanına saplıyor ve yığılıp kalıyor. Tam da bu anda amcasının ‘Bir samuray daima yiğitçe savaşır’ sözleri aklına geliyor ve yanlış yaptığını düşünmeye başlıyor. Bu gibi içsel çatışma sahnelerine oyun boyunca şahit oluyoruz ve karakterin geçirdiği evrimi çok güzel şekilde gözler önüne seriyor.

Bir hayalet veya samuray olma meselesine oyuncular olarak bizim fazla müdahale şansımız yok, zira RPG tarzlı seçimler yapamıyoruz. Tabi belirli görevler haricinde gizlilik ve agresiflik arasında seçim yapma şansımız var, bu noktada özgürüz. Hatta çeşitli anlarda, düşmanlarınızı sizle yüzleşmeleri için düelloya çağırma gibi imkanlarınız var. Bu düello anlarında ise üçgen tuşunu düşmanın saldıracağı ana kadar basılı tutuyoruz. Tam saldırdığı anda tuşu bıraktığımız zaman karakterimiz hızlı bir kılıç hareketiyle düşmanını öldürüyor. Sonrasında ise geri kalanların üstesinden gelmek tamamen bize kalıyor.

Hazır dövüş sistemine değinmiş iken buradan devam edelim. Bir samuray oyunundan eğlenceli bir kılıç ve dövüş sistemi beklemek en doğal hakkımız. Ghost of Tsushima burada ufak eksiklerine rağmen bizi tatmin etmeyi başarıyor. İlk başlarda detaysız gelen dövüş sistemi, yetenek ağacında kendimizi geliştirdikçe daha kompleks ve eğlenceli bir hale bürünüyor. İkonik samuray saldırı ve hareketlerinin düşünülmüş olması da fazlasıyla hoş. Her düşmana farklı bir yaklaşım imkanı sunulması ayriyeten güzel bir durum. Dövüş sisteminde oluşacak tekdüzeliği kesip atıyor.

Ghost of Tsushima’da okçular, kılıç ve kalkanlı askerler, mızraklılar ve çift kılıçlılar gibi pek çok düşman çeşidi mevcut. Bunları öldürmek için farklı taktikler izlemeniz son derece mühim. Örneğin bazı düşmanlarımızın hamlelerinden kaçındıktan sonra saldırmak avantajlı iken bazılarına doğrudan savunmalarını kırmak için saldırmak avantajlı oluyor. Gene bazıları için blok+kontra atak sistemi işe yarayacaktır. Fakat çeşitlilik bu kadarla sınırlı değil. Oyundaki bazı Moğol önderlerini öldürünce, farklı düşmanlar için tasarlanan savaş duruşları kazanıyorsunuz. Bu duruşlar sayesinde bir düşmanınızla mücadele etmek daha kolay oluyor. Bu duruşunuzu oyun sırasında dinamik olarak hızlıca değişmek mümkün.

Ghost of Tsushima’nın tatmin edici bir yetenek ağacı bulunuyor. Oyunda ilerledikçe ve yeni duruşlar öğrendikçe teknik puan kazanıyorsunuz. Bunları karakterinize geliştirmeler yapmak için kullanmanız mümkün. Bu geliştirmeler de belirli kategorilere ayrılıyor. Samuray kategorisindeki beceriler ile kahramanınızı daha ölümcül bir savaşçı yapabiliyor iken, Hayalet kategorisi sayesinde gizlilik yeteneklerimizi yükseltmemiz mümkün. Hepsi bu kadarla sınırlı değil. Farklı yetenekler ve farklı silahlar da kullanabilmeniz üzere “Teknikler” bölümünde sizleri bekliyor. Bu teknikler sayesinde savaşçınızı istediğiniz şekilde geliştirmeniz mümkün.

Oyunun çoğunluğunda kılıç ve okunuzu kullansanız da fırlatma bıçakları ve çeşitli bombalar da mevcut. Bunları gene teknik puanlarınız sayesinde açarak kullanabilirsiniz. Özellike oyun ilerledikçe mücadeleler kızışıyor ve böyle ufak numaralara ihtiyacınız yükseliyor. İhtiyacı karşılamakla kalmayan bu silahlar, dövüş çeşitliliğini artırarak sıkıcılığı önleyen bir diğer faktör olarak karşımıza çıkıyor. Ayriyeten yolculuğumuzda bulacağımız zırh ve silahlara ilaveten, gerekli kaynaklar eşliğinde demirci ve kılıç ustalarına giderek ekipmanımızı daha güçlü hale getirmemiz mümkün.

Ghost of Tsushima’da yolculuğunuz boyunca güçlü ekipmanlar karşınıza çıkıyor. Ancak hammaddeler ile mevcut ekipmanınızı geliştirmek de mümkün. Bunların size fazlasıyla yararlı olacağına da söyleyelim. Zira oyunda öyle her köşeden ve sandıktan zırh çıkmıyor, daha çok zaman gerektiren bir işleyiş var. Dolayısıyla geliştirmeler oldukça önemli. Geliştirmeler dışında ise ekipmanımız kılıcımız, atımız ve kafa bandanası, maske ve zırhtan oluşan kıyafetten oluşuyor.

Atımız bu yolculuk boyunca bize eşlik eden yoldaşımız. Oyunun başlarında bize farklı atlar sunuluyor ve rengine, ismine ve aldığımız enerjiye göre istediğimiz seçebiliyoruz. Ghost of Tsushima’nın muhteşem dünyasını keşfederken de genellikle bunu atımızla yapıyoruz. Beklenildiği üzere atımızdan uzak düştüğümüz zamanlarda da tek bir tuşa basarak onu yanımıza çağırmak mümkün. Atımızla öyle derinlemesine bir duygusal ilişki oluşmuyor veya detaylı geliştirme tarzı şeyler pek mümkün değil. Ama hissiyat ve at sürüşü, dinamikleri anlamında gayet başarılı diyebiliriz.

Ghost of Tsushima’nın oynanış anlamında çeşitli sıkıntıları mevcut. Öncelikle oyuna ilk başladığımda dikkat çeken şey kamera açıları oldu. Kameramız karakterimize fazla yakın durduğu için ekranın önemli bir bölümünde Jin’i görüyoruz. Dövüş sıralarında bu açılar daha oturaklı olsa da özellikle at sürerken veya yayan olarak etrafı keşfederken bu durum rahatlıkla fark ediliyor. İlk başlarda bu durum beni çok rahatsız etti ve alışmam zaman aldı.

Oyundaki gizlilik sekansları aslında mekanik olarak idare eder durumda. Başka yapımlardan alıştığımız tarzların harmanlanmış hali diyebiliriz. Çömelme, düşmanları özel bir ‘sezi’ ile görme ve sessizce yaklaşma, sessiz öldürme, uzun çalıların arasına saklanma ve fark edilme gibi mekanikler mevcut. Sıkıntı ise yapay zekanın devreye girmesi ile başlıyor. Mantıksız düşman hareketleri buralarda aldığınız zevki baltalıyor. Normal dövüşlerde bu durum daha belirsiz ancak gene hissediliyor. Dolayısıyla Ghost of Tsushima’nın en zayıf olduğu noktalardan birinin yapay zeka olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Ghost of Tsushima’da en sevdiğim şeylerden biri navigasyon işleyişi oldu. Zaten oyundaki kullanıcı arayüzü oldukça minimal bir durumda. Ama oyuna hakim olabilmek için fazlasıyla da yeterli. Haritada yolunuzu bulmak istediğiniz zaman ise menüye bakmayacaksanız, oyun içerisinde esen rüzgarı takip ediyorsunuz. Haritadan işaretlediğiniz bir konumu bulabilmek için dokunmatik yüzeyi kaydırmanız gerekiyor. Bunun sonucunda gözle görülebilir bir rüzgar gitmeniz gereken yön doğrultusunda esiyor. Oyun atmosferine gerçek anlamda girebilmek için bu düşünceyi fazlasıyla hoş bulduğumu söylemeliyim.

Ghost of Tsushima ana hikayesiyle 20 saat civarı bir oynanış sunsa da yan görevler ve diğer faaliyetleri eklediğiniz zaman bu süre 50 saate yaklaşıyor. Yan görevler ve faaliyetler ise çeşitlilik anlamında iyi durumda değil. Zira bir noktadan sonra aynı şeyleri yapmaya başlamış gibi hissediyorsunuz. Ancak yan görevlerin bazı ana görevlere entegre şekilde sunulması ise hoş bir detay. Yani ana hikayede tanıştığınız bir karakter sayesinde bir süre sonra çeşitli yan görevler açılabiliyor. Tabi dediğimiz gibi, oynanış olarak pek vaat edici değiller.

Oyunda bulunan özel konumlar sayesinde karakterinize çeşitli güçlendirmeler yapabiliyorsunuz. Örneğin bambu talim ağaçlarını keserek azim gücü kazanabilir, kaplıcalarda sağlığınızı artırabilir ve Şinto Mabetleri’nde ise bonuslar içeren nazarlıklar kazanabilirsiniz. Ayrıca oyun dünyasındaki hayvanlar da çoğu kez özel bir anlama sahip. Örneğin süzülen bir altın kuşu takip ederek gelişigüzel bir olayla (random event) karşılaşabilir, veya tilkileri takip ederek gideceğiniz özel mabetler ile nazarlık seviyenizi yükseltebilirsiniz.

Oyunun keşif imkanları sadece geliştirme için ham madde bulmaktan veya gücünüzü artırmaktan ibaret değil. Çeşitli toplanabilir unsurlar da haritanın dört bir yanına dağılmış durumda. Moğol eserleri, el yazmaları, kilit eşyalar ve daha fazlası haritada bulmanız için sizi bekliyorlar. Bu toplanabilir unsurlar arasında oldukça ilginç şeyler de bulunuyor ve bazıları hikaye hakkında size çeşitli bilgiler verebiliyor. Eğer ana hikayeye doğrudan odaklanmayıp keşfe dalan bir yapınız varsa, toplanabilir unsurlara da ayrıca göz atmanızı önerebilirim.

Yazının en başlarında belirtmiştik, samuray konsepti ruhani atmosferi ile öne çıkması gereken bir şey. Ghost of Tsushima’nın en güzel başardığı şeylerden biri kesinlikle bu. Görselliği, içi boş olmayan samuray felsefesi, iyi yazılmış hikayesi (yer yer tempo sorunları olsa da) ve tatmin eden oynanışı ile size gerçekten Japonya’da yaşayan bir samuray olduğunuz hissi veriliyor. Özellikle burada bir şeyi dile getirmek istiyorum: o da Türkçe Altyazı. Türkçe Altyazıyı hangi ekip hazırladı ise gerçekten tebrik ediyorum. Moda mod çeviri yapılmayıp bir nevi Eski Türkçe dil yapısının tercih edilmesi atmosfer için harika bir dokunuş olmuş. Rahatlıkla bu nesilde gördüğüm en kendine has ve kaliteli altyazılardan biri diyebilirim.

Atmosfer anlamında getireceğim çok talihsiz bir eleştiri de mevcut. Türkçe Altyazı ve Japonca dublaj ile oynamak istediğimde gördüm ki ağız hareketleri Japonca dublaja uyumlu değil. Zira hareket yakalama seansları İngilizce ile yapılıp Japonca dublaj sonradan eklenmiş. Bu durumu tolere etmeye çalışsam da ne yazık ki sonradan orijinal dile dönmek zorunda kaldım. Bu atmosferi Japonca uyumlu bir şekilde deneyimlemeyi gerçekten çok isterdim. Tabi orijinal seslendirmelerin de gayet başarılı olduğunu belirteyim. Benim konuştuğum şey atmosfere daha çok dalabilmek.

Ghost of Tsushima’yı E3’te izlediğimiz zaman hiç şüphesiz en çok dikkat çeken şey görsellik olmuştu. Renk paleti itibariye gerçek ve sürrealist yapıyı bir araya getiren yapım, samuray konsepti için oldukça çekici duruyordu. Her bir anı tablo gibi duran Ghost of Tsushima, görsellik anlamında oldukça başarılı. Rüzgarla eğilen uzun çalılar arasında dörtnala koşmak, yerleşimlerdeki eşsiz yapıları keşfetmek, güneşin batışına şahit olmak, dinamik hava koşulları sayesinde çok farklı ortamları görmek ve daha fazlası… ara sıra savaşmaya ara verip bir manzarayı izlemenizi, ardından da Jin’in flütünü çıkarıp çeşitli ezgiler çalmanızı tavsiye ederim. Ruhu doyurmak da son derece mühim bir uğraş.

Ghost of Tsushima hikayede yer yer düşüklükler içerse de ara sahneler anlamında oldukça kaliteli. Diyalogların üzerine eklenen doğru sinematografi sayesinde aldığımız his daha olumlu hale geliyor. Ayriyeten çeşitli kamera açılarında kesinlikle ama kesinlikle Akira Kurosawa’dan ilham alındığını söyleyebilirim. Efsane yönetmene çok güzel bir saygı duruşu olmuş. Hatta oyunu siyah beyaz olarak oynamak isterseniz, bu moda “Kurosawa Modu” denilmiş durumda. Bu modu açarak Yedi Samuray veya Rashomon’un yeni bir yorumunu deneyimliyor gibi bir ortam oluşturabilirsiniz. Fazlasıyla güzel düşünülmüş bir detay.

Müzikler müzikler… Uzak Doğu’nun büyülü ezgilerini başarıyla yansıtmasa idi Ghost of Tsushima’yı bu kadar sevemezdim. Oyun farklı sahneler ve duygulara göre çeşitlilik gösteren müziklere sahip. Beklenildiği üzere üflemeli ve vurmalı çalgılar baskın olarak öne çıkıyor. Tabi dramatik unsur olarak çeşitli kadın tiz vokalleri veya epik dokunuş için koro sesleri de duyuyoruz. Ghost of Tsushima sadece hikayesi ve kurgusuyla değil müzikleriyle de bir film gibi hissetmenizi sağlıyor. Zaten pek çok açıdan başlı başına bir film gibi deneyim sunan oyun, müzikleriyle bu durumu fazlasıyla pekiştirmeyi başarıyor.

Ghost of Tsushima’yı yukarıdaki paragraflarda çokça övdüm, yer yer de eleştiriler getirdim. Bu eleştirilerin bazıları deneyimi net şekilde baltalayan önemli eksikler olsa da genele bakacak olduğumuzda Ghost of Tsushima bence son derece başarılı bir oyun, ve de devamının geleceğine yönelik beklentilerim yüksek. Mevcut nesle veda edip yeni nesle kucak açmaya hazırlandığımız bu dönemlerde, Ghost of Tsushima’yı deneyimlemek benim için muhteşem oldu. Bir devam oyunu gelecek ise geliştirilecek pek çok nokta var, ancak net şekilde güzel bir başlangıç yapılmış diyebiliriz.

Sunduğu samuray felsefesi, görsel ve işitsel anlamdaki muhteşem atmosferi, eğlenceli kılıç dövüşleri, tatmin edici açık dünya işleyişi, karakter geliştirme imkanları ve oyun süresiyle Ghost of Tsushima kesinlikle başarılı bir oyun. Bir Kurosawa aşığı olarak yapımı sadece bir oyun olarak değili, uzun bir film gibi de gördüğümü söyleyebilirim. Oyun dünyasının içine kapılıp gitmeniz için harika bir atmosfer oluşmuş durumda. Oynanıştaki çeşitli eksikler ve diğer birkaç madde de bu güzelliklerin arasında yavaşça yok olup gidiyor. Savaşçının Yolu’nu merak ediyorsanız, katananızı kapıp düşmanları kılıçtan geçirmeyi hedefliyorsanız ve büyüleyici bir oyun dünyasına hayran kalmak istiyorsanız; Ghost of Tsushima kesinlikle tecrübe etmeniz gereken bir oyun!

İçeriği sosyal medya hesaplarınızda paylaşabilirsiniz:
Genel Ortalama 85

Kan ve gözyaşıyla yoğruldu, şimdi ise küllerinden doğacak. Samuray Jin Sakai’nin yeni mücadelesi, aynı zamanda en amansızı olacak. “Japonya’yı bir kılıcın yarattığını söylerler. Eski tanrıların, bir mercan kılıcı okyanusa batırdıklarını ve çıkardıklarında dört kusursuz damlanın denize düştüğünü ve bu damlaların Japonya’nın adaları olduğunu söylerler. Ben, Japonya’yı bir avuç cesur erkek yarattı diyorum. Hayatlarını unutulmuş bir ..

İçeriği sosyal medya hesaplarınızda paylaşabilirsiniz:
Sonuç OFD: 85.0% 85 Harika
90 70 - 95 85
Sunduğu samuray felsefesi, görsel ve işitsel anlamdaki muhteşem atmosferi, eğlenceli kılıç dövüşleri, tatmin edici açık dünya işleyişi, karakter geliştirme imkanları ve oyun süresiyle Ghost of Tsushima kesinlikle başarılı bir oyun. Bir Kurosawa aşığı olarak yapımı sadece bir oyun olarak değili, uzun bir film gibi de gördüğümü söyleyebilirim. Oyun dünyasının içine kapılıp gitmeniz için harika bir atmosfer oluşmuş durumda. Oynanıştaki çeşitli eksikler ve diğer birkaç madde de bu güzelliklerin arasında yavaşça yok olup gidiyor.

Bu haberle alakalı ya da farklı konularda yorum yapmak, kendiniz gibi okurlarla konuşmak isterseniz, forumumuz tam size göre. Buraya tıklayarak foruma erişin

Benzer Yazılar

Uncharted: Hırsızlar Mirası Koleksiyonu İnceleme PC

Uncharted: Hırsızlar Mirası Koleksiyonu İnceleme PC


OFD: 90.0%

Uncharted: Hırsızlar Mirası Koleksiyonu İnceleme PC

OFD: 90.0%

Bir Hırsızın Sonu! Aksiyonu üst seviyede, Nathan Drake ve yeni macerası artık PC’de! Sony, son dönemlerde exclusive oyunları bilgisayar tarafına getirerek bence çok büyük bir iş başarıyor. Özellikle Uncharted gibi bir serinin daha önce hiç konsol eline almamış oyuncular tarafından...

Marvel’s Spider-Man Remastered İnceleme

Marvel's Spider-Man Remastered İnceleme


OFD: 90.0%

Marvel's Spider-Man Remastered İnceleme

OFD: 90.0%

Büyük güç büyük sorumluluk getirir! Nereden ve nasıl başlasam bilmiyorum bu yazıya. Spider-Man barındıran eşsiz bir açık dünya oyunu mu olduğunu vurgulasam, yoksa birbirinden dolu Marvel karakterleri ile harika bir maceraya tanıklık ettiğimi mi. Spider-Man Remastered, Sony tarafından...

Twelve Minutes – İnceleme

Twelve Minutes - İnceleme


Twelve Minutes - İnceleme

Usta seslendirmen kadrosu, hayallerinin peşinden gitmiş ünlü bir yönetmen, yıllar süren geliştirme süreci, ilgi çekici ve riskli bir konu. Gelin birlikte Luís António'nun hayallerini süsleyen Macera oyunu Twelve Minutes hakkında uzun uzun konuşalım. Zaman döngüsünde sıkışmak, belirli bir...

Yorum Bırak