Days Gone İnceleme

Days Gone İnceleme

Motorumuza atlayıp zombi kıyametinin ortasına tam gaz dalıyoruz!

2000’li yılların -daha da spesifik olmak gerekirse 2010 ve sonrasının- en popüler konseptlerinden biri de zombi felaketleri oluyor. Filmler, diziler, oyunlar derken ortalık adeta zombilerden geçilmez bir hal almış durumda. Özellikle genç kesim tarafından büyük rağbet gören bu konsept oyun dünyasında da pek çok deneme ile karşımıza çıktı. Fakat bir türlü beklenen o detaylı ve özgürlükçü yapıma kavuşamadık. Days Gone ise ilk duyurulduğu günden beri Sony isminin de yardımıyla “acaba beklediğimiz oyun bu mu?” sorusunun muhatabı oldu. Şimdi o soruyu bir kez daha soruyoruz: beklediğimiz o zombi oyunu nihayet karşımızda mı?

Days Gone yapımcılığını Sony himayesindeki Bend Studio’nun üstlendiği bir zombi temalı hayatta kalma oyunu. Bend Studio ise oyun dünyasında Syphon Filter ile ünlenen ve uzun süredir sesi duyulmayan bir stüdyoydu. Days Gone ile tekrardan canlanan şirketin oyun için gösterdiği içerikler sayesinde ilgi yavaş yavaş yükselmiş ve meraklı bekleyiş başlamıştı. Şimdi ise, Days Gone dünyasının altını üstüne getirdikten sonra uzun uzun gözlemlerimizi aktarma vakti geldi.

Days Gone bir zombi klasiği olarak dünya çapında yaşanan ve insanları mutasyona sürükleyen bir salgından ‘arta kalan’ dünyayı bizlere gösteriyor. Karakterimiz Deacon da yakın dostu Boozer’ın başını çektiği bir grup insan ile birlikte bu kıyamet boyunca hayatta kalma mücadelesi veriyor. Salgından önce Mongrel MC motosiklet kulübünden arkadaş olan Deacon ve Boozer, bu sefer özgürlük için değil hayatta kalmak için motorlara atlayıp yola düşüyor.

Herkesin bir şeyler feda ettiği bu keşmekeşte Deacon da hayatının en büyük acılarından birini yaşamak zorunda kalıyor. Eşi Sarah’yı salgın sırasında kaybeden karakterimiz bu sebeple derin bir travma yaşıyor ve oyun boyunca da bunu hissediyoruz. Hayat arkadaşını aklından çıkaramayan Deacon sürekli geçmişi hatırlıyor, Sarah’dan kalan birkaç parça eşyaya sıkı sıkıya bağlanıyor. Haliyle yaşamak onun için pek de önem arz etmiyor. Bu sebeple de insanlara karşı bazen tahammülsüz olabiliyor. Tabi bu kötücül görünüşünün altında gayet merhametli bir ruh bulunuyor. Eşinin ölümünü aydınlatmak, dostlarına bu acımasız dünyada siper olabilmek için hayata devam ediyor. Devam etmesinin sebebini de kendince “…başka ne halt edilir bilemiyorum.” şeklinde açıklıyor.

Days Gone için yazının başından beri ‘zombi temalı’ ifadesini kullansak da oyunda gördüğümüz bu mutantlar, alışıldıktan bir nebze farklılar. Oyun içinde kaçıklar olarak adlandırılan bu grup, teknik olarak tam ölü sayılmıyor, hatta beyinsiz bile değiller. İnsanları yemek için etrafta koşuşturmanın ötesine geçip gayet akılcı manevralar yapabiliyorlar. Sürü halinde gezmeler, gece karanlığından yararlanmalar ve vur kaç denemeleri… karşımızda görece akıllı zombiler olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca tek ve sabit bir kaçık tipi de yok. Çocuk kaçıklar, yetişkinler, savaş çığlığı gibi bağıranlar ve hatta enfekte olmuş hayvanlar. Hepsinin size karşı farklı bir tarzı olacak.

Oyundaki zombiler en başlarda kendi başlarına takılan, en fazla birkaç kişilik gruplar halinde görünseler de oyun ilerledikçe çarşı karışmaya başlıyor. Onlarca kaçıktan oluşan bir sürü sizi fark ettiği an harekete geçince haliyle o ‘asarım keserim.’ tavırlarından eser kalmıyor. Dolayısıyla topuklamak en mantıklı çözüm olarak ön plana çıkıyor. Tabi oyunda ilerleyip karakterinizi geliştirdikçe ve güçlü silahlar kuşandıkça sürülere kafa tutar hale geliyorsunuz. Biraz cephane ve sağlık feda etmeniz karşılığında koca bir sürünün hizaya gelmesini sağlayabilirsiniz.

Oyundaki tek düşmanlarımız elbette kaçıklar değil. Vahşi doğadaki hayvanlardan bizim gibi motorlu avcılara, haydutlara ve diğer afetzedelere kadar pek çok farklı düşman tipi mevcut. Bunlar arasında en çok ilgi çekenlerden biri de Ripçiler. Huzur İçinde Yat Kültü olarak çevrilen ve Ripçiler olarak kısaltılan bu grubun üyeleri, kaçıkları bir lütuf olarak görüyorlar. Enfekte olup mutasyona uğramayı kutsal bir hediye olarak gören bu kişilerin vücutları kesiklerle ve yanıklarla dolu vaziyette. Karşılarına çıkan insanları da bu hale getirmeyi amaçlayan Ripçiler, alışılmışın dışına çıkan tarzları ile oyunda güzel bir dokunuş olmayı başarıyor.

Days Gone’daki bu geniş düşman yelpazesi oyunun önemli artılarından biri olarak öne çıkıyor. Salt kaçıklarla veya diğer hayatta kalma çabasındaki insanlarla uğraşmayıp döngüsel bir şekilde hepsiyle mücadele etmek oyunu daha zevkli kılıyor. Kaçıklarla dolu bir bölgeyi temizledikten sonra yolda sakince ilerlerken Ripçilerin saldırısına uğrayabiliyorsunuz. Bunu atlattıktan sonra keşfetmek için geldiğiniz bir yerleşim bölgesinde diğer motorlu yağmacıları karşınızda bulabilirsiniz. Oyun size bu çeşitliliği sağlıyor.

Düşmanlarımızı açıkladıktan sonra onlara nasıl kafa tutacağımızdan bahsedelim. Days Gone’da karşınıza çıkan tüm düşmanlara ister doğrudan saldırabilirsiniz, isterseniz de gizlilik yanlısı bir tutum takınabilirsiniz. Seçim tamamen size kalmış. Çatışmayı seçiyorsanız silahlarınızın dolu olduğundan emin olun. Bombalarınız, piyade tüfeğiniz, nişancı tüfeğiniz veya arbaletiniz ve tabancanız. Hepsine ihtiyacınız olabilir. Çatışma anı deneyimi de size olağanüstü şeyler sunmasa da iyi bir seviyede. Buna vuruş hissi dahil. Hoşuma gitmeyen şeylerden biri ise kafa bölgesine atış yapmadığınız sürece silahın cinsine bağlı olmaksızın çok sayıda mermi kullanmanız gerekmesi. Etrafınız cephane cenneti olmadığı için mermileri idareli kullanmanız gerekiyor ve bir nebze gerçeklik dışı olan bu durum sinirinizi bozabiliyor.

İş yakın dövüşe geldiğinde palalardan sopalara kadar farklı seçeneklerimiz mevcut. Fakat bu silahların bir dayanıklılık seviyesi var. Öyle bir kez alıp devamlı kullanamıyorsunuz. Dövüşler genel olarak tek bir tuşla düşmana saldırma, saldırılardan takla atarak kaçma ve çeşitli hızlı hareket gerektiren eylem anlarından (quick time event) oluşuyor. Silahınızın türü ve düşman tipine göre yakın dövüşten sonuç alma vaktiniz değişiyor. Ve tabi ki vahşi bitirici hareketlere de şahit oluyoruz. Karmaşıklıktan uzak dövüş sistemi size istediğinizi vermeyi başarıyor. Ayrıca tüm silahlarımızı Afetzede Çarkı ismi verilen silah menüsü aracılığıyla görebiliyorsunuz.

Tabi işlerinizi her zaman bu kadar kirli şekilde halletmek zorunda değilsiniz. Sıcak teması minimuma indirip gizliliği benimseyerek hedeflerinize ilerlemeniz mümkün. Oyunun en hoş yanlarından biri de kesinlikle gizlilik sekansları. İstediğiniz zaman da bu stili benimseyebilmeniz çok iyi düşünülmüş. Top tamamen sizde. Dürbünümüz sayesinde düşmanları işaretlediğimiz zaman işimiz daha kolay oluyor. Çalıların arasına dalıp düşmanlara karşı görünmez olabilir, sağa sola taş atıp dikkatlerini dağıtabilir, susturucu taktığımız silahımızla onları haklayabilir ve gizlice yaklaşıp bir öldürmeye imza atabiliriz. Bu gizlilik anlarındaki gerilim atmosferi de hem kasvetli ortam hem de müzikler sayesinde daha bir hoş oluyor.

Days Gone’da karakterimizin sahip olduğu önemli yeteneklerden birisi Afetzede Görüşü. Bu yeteneği açmak için de hiçbir geliştirme yapmanıza gerek yok, doğrudan sahipsiniz. Bu görüşü bir buton basımıyla aktif ettiğiniz zaman mevcut göreviniz için ipuçları, ayak izleri, yağmalanabilir kaynaklar ve daha fazlasını görebiliyorsunuz. Tabi daha fazlasını görmek için (örneğin yakınlardaki düşmanlar) yetenek ağacı aracılığıyla geliştirme yapmanız lazım.

Oyundaki yetenek ağacımız üç farklı kategoriye ayrılıyor: yakın dövüş, menzilli çatışma ve hayatta kalma. Görevler, öldürmeler, yağmalar ve başka etkileşimler sayesinde kazandığınız deneyim puanları seviye atlamanızı sağlıyor. Seviye atladıkça da yetenek puanları elde edip ağacımıza yöneliyoruz. Tatmin edici yetenek ağacımız sayesinde acımasız doğada hayatta kalma becerilerimizi geliştirme imkanı buluyoruz. Hangi alana öncelik vereceğiniz de tamamıyla oyun tarzınıza kalmış durumda. Yumruklarınız, tabancanız veya gizliliğiniz. Hangisi en güçlü silahınız olacak karar sizin.

Days Gone yağmalama imkanları anlamında oldukça cömert bir oyun. Oyun haritasındaki hemen hemen her köşede işinize yarayabilecek şeyler bulunuyor. Kimisiyle silah çarkınız için birkaç ekleme yapabilirken kimisini de kamplarda satarak para kazanabilirsiniz. Oyundaki binaların çok büyük bir kısmının keşfe açık olması da yağma için alanınızı fena halde artırıyor. Motorunuz için benzin ve hurda, kendi sağlığınız için yara bandı ve mühimmat gibi pek çok farklı araç-gereç elinizin altında. Tabi tek imkanınız binalar da değil. Vahşi doğanın farklı bölümleri ve yollardaki araçlar değerli pek çok malzemeyi barındırıyor. Yağma ve crafting ilişkisi de dolu içeriğin desteklediği güzel bir mekanik olarak karşımıza çıkıyor.

Yukarıda detaylıca anlattığımız vahşi doğada büyük oranda yalnız kovboyu oynuyoruz. Fakat yanımızdan ayrılmayan bir dostumuz da var. Peki kim dersiniz? Motosikletimiz elbette! Days Gone’un en dikkat çekici yanlarından birisi de hiç şüphesiz koca bir haritaya sizi motorunuzla birlikte bırakıyor oluşu. Hayatta kalma mücadeleniz sırasında kimi zaman yıpranıyorsunuz, kimi zaman da daha güçlü bir hale geliyorsunuz. Motorunuz da aynı şekilde sizi izliyor. Onu geliştirerek hayatta kalma mücadelesinde elinizi sağlam tutmanız lazım.

Motorunuz da tıpkı sizin bir sağlık sistemine sahip. Benzini ve sağlamlığı sürekli dikkate alınmalı. Benzini azaldığı zaman yollarda bulacağınız bidonlarla, benzin pompalarıyla veya kamplar aracılığıyla dolum yapmanız lazım. Tehlikelerle dolu bir dünyada yayan kalmak başınıza gelebilecek en büyük felaketlerden biri. Ayrıca zaman içinde hem kullanım hem de kaza sebebiyle motorunuz hasar alıyor. Tamir ettirmek için ya kampa gideceksiniz, ya da yağma ile elde edebileceğiniz ‘hurda’ isimli malzemeyi harcayacaksınız. Yeterli hurdanız varsa motorunuzun tamirini tek bir tuşa basılı tutarak halledebilir ve yola sıkıntısız devam edebilirsiniz.

Motor geliştirmeleri temel olarak ‘motor-egzoz-bagaj-benzin tankı-iskelet-nitro-lastikler’ şeklinde farklı dallara ayrılıyor. Bu geliştirmeler ile motorunuzun sağlamlığını, benzin verimliliğini, hızını ve eşya taşıma kapasitesini artırabiliyorsunuz. Bu geliştirmeleri kamplar sayesinde yapabilirsiniz. Tabi her kamp istediğiniz kadar detaylı bir geliştirme sunmayabilir. Teknik tarafa ilaveten, çeşitli kişiselleştirme imkanları da mevcut. Motorunuzun rengini geniş bir palette değiştirebilir veya kamplara özgü desenleri koyabilirsiniz. Motorunuzu geliştirdiğiniz zaman oyun içinde bunu hissedebiliyorsunuz. Yol tutuşundan çıkardığı sese kadar değişen çok şey var.

Peki motor kullanımının eğlencesi ve stabilliği ne durumda? Açıkçası oyunun başlarında kontrollerin biraz fazla tepkisel olması nedeniyle motora ısınamamıştım. Fakat zamanla deneyim kazanmam ve yaptığım geliştirmeler sayesinde motor kullanımından fazlasıyla zevk almaya başladım. Kaçık sürülerini peşine takıp gaza basmak, dik yamaçları motor ile tırmanmak, motordan kaçıklara ve düşmanlara mermi yağdırmak fazlasıyla eğlenceli. Toparlamak gerekirse oyunda büyük bir yer kaplayan motor mekanikleri, genel anlamda oldukça eğlenceli ve oturaklı anlar yaşatıyor. Sadece kontroller biraz afallamanıza sebep olabilir. Tabi o veya bu sebeple motordan uzak durmak isterseniz benzin ve motor sağlığı karşılığında hızlı seyahat de kullanabilirsiniz.

Yukarıdaki paragraflarda ara sıra adını andığımız kamplardan şimdi detaylıca bahsedelim. Böylesine ölümcül bir dünyada elbette ki tek başımıza bir yere kadar idare edebiliriz. Çeşitli ihtiyaçlarımızı karşılamak için oyun boyunca karşımıza farklı kamplar çıkıyor. Bu kamplar temel olarak aynı unsurları barındırsa da farklılıkları mevcut. Bir kamp motorunuz için önemli geliştirmelere sahipken bir diğer kamp daha güçlü silahlar için biçilmiş kaftan niteliğinde oluyor. Yani öyle sırtınızı tek bir kampa dayayıp oyunda ilerlemek diye bir şey yok. Hepsine işiniz düşüyor.

Kamplarda yapabileceğimiz çeşitli şeyler var. Öldürdüğümüz kaçıkların ganimetlerini teslim edebilir, silah ve cephanemizi gözden geçirebilir, motorumuzla ilgilenebilir veya avladığımız hayvanların etlerini ya da bitkileri mutfak bölümüne teslim edebiliriz. Ayriyeten doğrudan kamp liderinden görevler alıp yerine getirebiliriz. Tüm bunları yaptığımız zaman kamptaki güven puanımız artıyor. Güven puanları sayesinde yeni güven seviyesine ulaşıyor ve kamp içerisinde yeni araç-gereç ve geliştirmeleri açabiliyoruz. Tabi bu yaptıklarımız güven puanına ilaveten kampa özel bir kredi de sağlıyor. Bu krediyle kamp içerisinde alışveriş yapma imkanı buluyoruz.

Days Gone görev anlamında geniş denilebilecek bir yelpazeye sahip. Hikaye görevlerine ilaveten bulunan yan görevler tekrara düşme eğilimi taşısa da eğlence anlamında mutlu etmeyi başarıyor. Kaçık kovanları temizleme, kamp görevleri, haydut kampları, kontrol noktaları ele geçirme, ganimet avlama ve daha fazlası karşınıza çıkıyor. Buna ilaveten tesadüfi gelişen olaylar da (random events) yüzleri güldüren bir diğer etken. Yolda giderken Ripçilerin veya kaçıkların saldırısına uğrayan insanları kurtarıp kamp tavsiyesinde bulunabilirsiniz. Bu tavsiyenin ardından seçtiğiniz kampa bağlı olarak güven puanı ve kredi de sizi bekliyor. Bu random events sistemi zaten fazlasıyla GTA V ve RDR2’yi hatırlatır nitelikteydi. Hikaye ile yetinmeyen biriyseniz muhtemelen tatmin olacaksınız.

Days Gone’un hikaye görevlerinin tekdüze bir yapıda olmayışı takdirimi kazandı. Bazen bir görevin motivasyonu gereksiz uzuyor hissine kapılsam da hemen hemen hepsinin bir sebep doğrultusunda geliştiğini söyleyebilirim. Zaten hikaye görevlerimiz de farklı kategorilere ayrılıyor. Alakalı oldukları kişiye, kampa veya olaya bağlı olarak ayrılan görev serilerindeki ilerlemenizi de menüden görebiliyorsunuz. Böylelikle görev yönetiminiz ve bilginiz çok güzel bir hal alıyor. Ayrıca tüm görevler dinamik hava durumu ve yapımcıların adlandırmasıyla ‘stratejik sandbox’ sistemi sayesinde farklı senaryolara bağlı olarak gelişebiliyor.

Days Gone için şimdiye kadar büyük çoğunluğu olumlu sözler sarf ettim, ki oyun bunu da hak ediyor. Peki eksik yanları var mı? Elbette var. Öncelikle oyunun teknik anlamda sıkı bir şekilde elden geçmesi gerektiğini belirtelim. FPS düşüşleri oldukça bezdirici noktalara varabiliyor. Özellikle haritanın farklı bölgelerine veya kamplara ulaştığınızda düşüşler fazla hissediliyor. Gene buglar da bazen baş belası olup çıkabiliyor. Engebede saplanan motor, kafayı yiyen kaçıklar veya diğer düşmanlar vs. Ayrıca yükleme ekranları da bazen gereğinden fazla uzun olabiliyor. Şu anda bu paragrafı yazmakta iken (21.04.2019, 21.31) arka planda oyun için 21.5 gb’lık 1.03 sürümü iniyor. Optimizasyon için bir şey denmese de buglar ve yerelleştirme hataları sürüm notlarında yazıyor. Oyunu deneyecek olan dostlarımıza kati surette güncellemelerden sonra giriş yapmalarını öneriyorum.

Days Gone Türkçe Altyazı desteği ile bizleri sevindiriyor. Böylesi bir oyunu ilk gününden itibaren Türkçe olarak deneyimleme imkanı gerçekten güzel. Ancak altyazıların bir kısımlarında senkron sorunları dikkatimi çekti. Geç kalan veya erken gelen cümleler, hiç görünmeyen satırlar gibi. Fazla abartılacak bir şey yok tabi, onu belirtelim. Gelen her yeni sürümde de ‘yerelleştirme hataları’ düzeltilmeye devam ediyor. Oyunun ara sahneleri bazen fazla kısa veya güçsüz olarak dikkatimi çekti. On-on beş saniye civarında süren veya aşılamak istediği hissi karşıya geçiremeyen sahnelerle karşılaştım. Ayrıca hikayenin ara sıra tempo sorunu yaşadığını da düşünüyorum. Bunun gibi sebepler yüzünden hikaye ne yazık tam potansiyeline ulaşamıyor.

Days Gone görsel anlamda bizlere güzel bir sunum tecrübe ettiriyor. Oyunun grafikleri mevcut nesli yeniden tanımlayacak veya parmakla gösterilen yapımlarından biri olacak kadar muhteşem değil. Ancak kesinlikle gayet iyi bir seviyede. Pasifik Kuzeybatı’daki Oregon eyaletini merkezine alan oyun bu sebeple çeşitli yerleşim bölgelerinden dağlık alanlara ve kıyılara kadar büyük ve kapsamlı bir haritayı sunuyor. Güzel kaplamalar, ışıklandırmalar ve gölgeler de bu dünyayı daha canlı hale getiriyor. Karakterler ve kaçıkların tasarımları ve detay seviyesi de memnun ediyor. Tüm bu görselliği oyunda bulunan fotoğraf modu ile keşfedip ölümsüzleştirme imkanı da çok hoş.

Days Gone işitsel anlamda fazlasıyla iyi bir iş çıkarıyor. Özellikle oyunun müziklerine ayrı bir değinmek lazım. Gerilimden kahramanlığa, umutsuzluktan yüksek tansiyonlu aksiyona kadar pek çok farklı parçayı oyun boyunca duyabiliyoruz. Sahnelerin büyüsü de bu güzel müziklerin eklenmesiyle daha bile kuvvetleniyor. Özellikle oyunun ana müziği ve What Did You Do? isimli parça fazlasıyla takdirimi kazandırdı. Seslendirmeler de bir iki yerdeki kağıttan okuma hissi haricinde gayet başarılı. Çevre seslerine de diyecek pek fazla bir şey yok. Titiz bir çalışma ürünü ile karşı karşıyayız.

Days Gone kesinlikle beklediğimden daha değişik bir tecrübe oldu benim için. Oyunumuz dramatik anlara sahip hikayesi, sahici ana karakteri, ilgi çekici yan karakterleri, detaylı çevre tasarımı, silah çeşitliliği, kaçık atmosferi, motor tecrübesi, görev çeşitliliği gibi kuvvetli yanlara sahip. Teknik sıkıntıların başını çektiği bir dizi sorunu da kesinlikle göz ardı etmemeliyiz. FPS düşüşleri, buglar, çeşitli altyazı hataları ve hikayedeki kimi tempo sorunları oyunun eksileri olarak göze çarpıyor. Ancak genele vurduğumuzda karşımızda başarılı denilebilecek bir yapım var. Zombi temasını sevenlerden biri iseniz, Days Gone eksik yanlarına rağmen sizin için güzel bir tecrübe olacaktır.

İçeriği sosyal medya hesaplarınızda paylaşabilirsiniz:
Genel Ortalama 75

Motorumuza atlayıp zombi kıyametinin ortasına tam gaz dalıyoruz! 2000’li yılların -daha da spesifik olmak gerekirse 2010 ve sonrasının- en popüler konseptlerinden biri de zombi felaketleri oluyor. Filmler, diziler, oyunlar derken ortalık adeta zombilerden geçilmez bir hal almış durumda. Özellikle genç kesim tarafından büyük rağbet gören bu konsept oyun dünyasında da pek çok deneme ile karşımıza ..

İçeriği sosyal medya hesaplarınızda paylaşabilirsiniz:
Sonuç OFD: 75.0% 75 İyi
65 50 - 78 65
Days Gone kesinlikle beklediğimden daha değişik bir tecrübe oldu benim için. Oyunumuz dramatik anlara sahip hikayesi, sahici ana karakteri, ilgi çekici yan karakterleri, detaylı çevre tasarımı, silah çeşitliliği, kaçık atmosferi, motor tecrübesi, görev çeşitliliği gibi kuvvetli yanlara sahip. Teknik sıkıntıların başını çektiği bir dizi sorunu da kesinlikle göz ardı etmemeliyiz. FPS düşüşleri, buglar, çeşitli altyazı hataları ve hikayedeki kimi tempo sorunları oyunun eksileri olarak göze çarpıyor. Ancak genele vurduğumuzda karşımızda başarılı denilebilecek bir yapım var. Zombi temasını sevenlerden biri iseniz, Days Gone eksik yanlarına rağmen sizin için güzel bir tecrübe olacaktır.

Bu haberle alakalı ya da farklı konularda yorum yapmak, kendiniz gibi okurlarla konuşmak isterseniz, forumumuz tam size göre. Buraya tıklayarak foruma erişin

Benzer Yazılar

SEGA ile Relic’in Yolları Ayrılıyor! Peki Ya CA?

SEGA ile Relic'in Yolları Ayrılıyor! Peki Ya CA?


SEGA ile Relic'in Yolları Ayrılıyor! Peki Ya CA?

Relic Entertainment, bağımsız bir oyun stüdyosuna dönüşüyor. SEGA, COVID-19'un erken döneminin sunduğu olumlu etkilerin ardından, şu an 240 çalışanın işine son verilmesi ve Relic Entertainment'ın satılması gibi kararlarla boğuşuyor. Bu durum, şirketin geçmişte verdiği "yapısal reform"...

Yapay Zekanın Yönettiği NPC’ler İçin Çok Beklemeyeceğiz

Yapay Zekanın Yönettiği NPC'ler İçin Çok Beklemeyeceğiz


Yapay Zekanın Yönettiği NPC'ler İçin Çok Beklemeyeceğiz

Ubisoft, GDC'de yapay zekanın yönettiği NPC'lerle alakalı bir gösterim yaptı. Ubisoft, Game Developers Conference (GDC) kapsamında tanıttığı yapay zeka destekli NPC'lerle dikkatleri üzerine çekti. Neo NPC olarak adlandırılan bu yeni proje, oyuncuların video oyunlarındaki non-playable...

Bronz Yerini Demire Bırakmadan Önce Neler Yaşandı?

Bronz Yerini Demire Bırakmadan Önce Neler Yaşandı?


Bronz Yerini Demire Bırakmadan Önce Neler Yaşandı?

Çağlar arasında kanla kurulan bağları Total War: Pharaoh ile yaşayabiliyoruz. Total War: Pharaoh, malumunuz çok sansasyonel bir çıkış yaptı. Total War SAGA Troy'un ek paketi / DLC'si mi olacak yoksa kendi başına oyun mu derken, karşımızda yeni bir oyun vardı. The Creative Assembly ve SEGA...

2 Yorum

  1. Trackback: Days Gone'u Sizler İçin İnceledik! - Oyun Fest

  2. Trackback: The Last of Us Part II İnceleme

Yorum Bırak