Türk Süvarileri Ve Atları Hakkında Yabancı Gezginlere Ait Tarihi Notlar
İspanyol ve İngiliz seyyahların kaydettikleri bilgilere göre Türk atları ve süvarilerine dair notlar yazının devamında sizleri bekliyor.
Elde hatırı sayılır kadar Türk atları ve süvarileriyle alakalı bilgi var. Zira biraz sonra göreceğiniz üzere, daha doğrusu okuyacağınız üzere at üzerinde doğup at üzerinde ölen bir kavimden bahsediyoruz. Bu bağımızı tırnak ile et ile bağdaştırırsak hata yapmış olmayız. Aşağıda bir İspanyol ve bir de İngiliz gezginden/seyyahtan önemli tanımları okuyacaksınız. Benzer yazıların devamı da gelecek. Hatta ilerleyen günlerde Haçlılar ile hareket eden bir papazın bizim süvarilere nasıl bilendiğini nasıl gıcık olduğunu okuyacaksınız. Evet, şimdi şu gezginler ne demiş bir bakalım.
TÜRK SÜVARİLERİNİN TEÇHİZATLARI (KOŞUMLARI)1437’da Edirne’ye gelen İspanyol seyyah Pero Tafur’un Türk süvarilerin kuşamı hakkında gözlemleri;
“Bütün ülkede yaya kimse bulunmaz, herkes küçük ve zayıf atların üzerinde seyahat eder.
Türkler eyerlerine tutturulmuş küçük bir davul (tabl), demirden bir değnek (topuz), yay ve sadak taşımayı adet edinmişlerdir. Savaş kuşamının tamamı bundan ibarettir. Memleketin havası soğuk olduğundan ve çoğu zaman don olduğu için Şam işi deriden yapılmış üzerlerinde mahmuz bulunan dizlerine kadar uzanan gayet sert çizmeler giyerler. Her zaman bunlarla gezerler ki eğer at yıkılırsa, binici hayvanın altından ayağını hiçbir zarar göremeden çekip çıkartır, çizme ise üzengide kalır.
Eyerleri semere benzer ama çok zengin bezenmiş, değerli kumaşlarla kaplanmıştır. Üzengileri uzundan ziyade kısadır.”
TÜRKMEN ATLARININ GÜCÜİngiliz gezgin Hippisley Cunliffe Marsh 1872’de Karadeniz’in doğusundaki Poti limanına çıktıktan sonra karadan tüm İran’ı baştan başa at üstüne geçerek Hindistan’a geçmiş, bu sırada bölgeye akınlar yapan Türkmenlerin atları hakkında şunları kaydetmiş;
“Seferden önce atlar “Alaman” için az yemeye ve içmeye alıştırılır. Sefere başladıklarında yarısı arpa, dörtte biri darı, dörtte biri koyun yağından oluşan sekiz pound (3.6 kg) ağırlığında yumuşak bir karışımı atlara yedirirler ve bu sayede hayvanlar birkaç gün boyunca günde yüz mil (160 km) yol katedebilirler…
Örneğin, 1868’de Yakub Han Herat’ın yeninden ele geçirdiği zaman bir genç adam at sürerek haberi Kâbil’e dokuz günde ulaştırdı ve aynı alta on iki günde geri döndü. İki şehir arası gidiş dönüş 220 fersahdır ki eğer bir fersahı üç buçuk mil olarak kabul edersek günde 85 mil (136 km) yol aldığı ortaya çıkar. Alaman edenleri ardı sıra kovalandıklarında bundan çok daha büyük hızlara sık sık ulaştıkları olurdu.”
Aktarımları için Semih Koyuncu’ya teşekkür ederim.
YouTube‘a neredeyse her gün yeni video ekliyorum, akşamları da Twitch‘de canlı yayındayım, bu platformları kontrol etmeyi de unutmayın.