Mevzu Kölelik Değil
Amerikan İç Savaşı gerçekten köleliği kaldırdı mı?
Ülkemizde Batı’nın tarihi pek bilinmez. Genellikle üç-beş beylik cümle ta ortaokul sıralarından itibaren beyinlere mıhlanır ve pırlanta gibi çocuklar duyduklarının dünyasına hapsolur, başka türlü düşünemez hâle gelirler. Üstelik, bu hem Batı’yı kabul edenler, hem de ona karşı olanlar için geçerlidir.
Biz de bu yazımızda yine beyinlere sadece birkaç cümleyle sıkıştırılmış bir mevzuyu tamik edeceğiz: Amerikan İç Savaşı. Başlamadan önce şunu bildirelim ki, yazımız anakronik (tarihleri verip hadiseleri bir cümleyle açıklama) bir tarzda olmayacak. Burada tek tek idarecileri, generalleri, orduları ve muharebeleri konuşmaktansa işin künhüne vakıf olabilmek için büyük ölçüde harbin asıl sebebine bakacağız.
Bu altyapıyı sağladıktan sonra mukayese usulüyle girişimizi yapalım…
Ortaokuldan beri bizlere ne dendi? “Amerikan Sivil Harbi; Devlet Reisi Abraham Lincoln’ün köleliği kaldırma teşebbüsüne karşı, ekonomisini köleleri tarlada çalıştırmak üzerine kurmuş cenûbî eyaletlerin ayaklanmasıyla başlamış, 4 sene sürmüş ve Birleşik Devletler’in üstünlüğüyle bitmiştir.”
Peki hakikat ne? Gerçekten Lincoln bu kadar iyimser mi? İşte tam da bunu tahkik ediyoruz!
Eyaletler arasında ayrılma sinyallerinin iyiden iyiye belirdiği yıllarda Amerika Birleşik Devletleri henüz bir süper güç sayılmazdı. Evet, belki bölgede en müessir devlet ABD idi, fakat dünya üzerinde “bir dediği iki edilmeyen” bir devlet değildi. Bunun başlıca sebepleri vardı ve bu sebeplerin başında da ülkenin iktisadî seviyesinin dünya devi olmaya elverişli olmamasıydı.
ABD’nin ekonomisi, çoğunlukla ziraata müstenitti. Sanayi noktasında İngiltere gibi bir rakiple boy ölçüşemeyeceği belliydi. Fakat bu sahada gelişmeden dünya devi olunamayacağı da belliydi. Öte yandan, devletin ziraata bağlı ekonomik gücünün azımsanamayacak bir kısmı alttaki eyaletlerden geliyordu. Onların da istiklâl ilan etme gibi bir dertlerinin olup olmadığı muamma idi. Yani, Beyaz Saray, bölünmekten çekiniyordu.
Neticede, tarihte çok kez görüldüğü üzere, devlet, feda etmekten çekinmedi. Hükûmet Reisi Abraham Lincoln, 16 Haziran 1858 tarihinde Illinois’de yaptığı bir konuşmasında şöyle diyordu: “Kendisine karşı bölünen bir saray ayakta kalamaz. Bu hükûmetin yarısı kölelik düşmanı, yarısı kölelik taraftarı olarak yürüyemeyeceğine inanıyorum. Birliğin dağılmasını istemiyorum ama bu dağılmanın durmasını istiyorum. Ya kölelik, ya hürriyet; ikisinden biri tamamen gerçek olacak!”
Evet, kölelik resmiyette kaldırılmış, tarlalarında köle çalıştıran cenûp eyaletleri de isyan etmişti. 1861 yılında başlayan harp, 1865’te Birleşik Devletler’in Richmond’a girmesiyle bitmiş ve köleliğin kaldırılması tüm ülkede kabul edilmişti.
Ama dünya Amerika’dan gelen muharebe haberleriyle vakit geçirirken asıl oyunu aklına bile getirememişti, Lincoln, köleliği kaldırma vaadiyle çıktığı yolda aşağıdaki eyaletlerin kölelerini yukarıya çekmişti, yani kendisine yakın olan yerlere. Eski köleler; yeni hayatlarında eski hayatlarını mumla aratacak şartlar altında, endüstrisi gelişmekte olan Birlik’in “hür köleleri” olmuşlardı!
Ayrıca bakınız: