Trüberbrook İncelemesi

Macera oyunlarının altın çağına saygı duruşu

Trüberbrook… Oldukça enteresan bir isim seçimi değil mi? Bana kalırsa öyle. Hatta belki de oyunu geliştiren Alman “btf” şirketinin çalışanlarına da enterasan geliyordur, kim bilebilir?

Ama bildiğim bir şey var, o da Trüberbrook’un son dönemde piyasaya çıkan point and click adventure oyunlarının arasında şimdiden kendine özel bir yer edinmiş olduğu.

Alamanyanın Trüberbrook köyü

Hikayemiz Hans Tannhauser isimli, Amerika’da kuantum fiziği doktorası yapmakta olan, genç karakterimizin; hiç katılmadığı bir çekilişin ödülü olarak Trüberbrook isimli Alman köyüne tatile gelmesiyle başlıyor.

(Aslında tam olarak böyle başlamıyor, bu başlangıçtan evvel elimizde ikinci bir prologue -giriş bölümü- mevcut. Lakin geliştirici oyunun bu bölümünün kickstarter bağışçılarının erkenden ulaşabildiği özel bir kısım olduğunu belirtip, bizden oyun tam olarak çıkmadan hakkında hiçbir şey yazmamamız yahut paylaşmamamız hususunda talepte bulunuyor)

Trüberbrook hiçliğin orta yerinde, muntazam doğal güzelliğe sahip, kendini göl kenarına konumlandırmış bir köy. Böyle baktıkça huzur veren, yayla havasını insana yaşatan türde bir yerleşke. Ana karakterimiz Hans’da zaten taa Amerikalardan buraya bu sebepten bu kadar gönüllü bir şekilde geliyor (Tatilin bedavaya gelmiş olması da cabası tabi)

Oyunun tasarım tercihlerini bir kenara bıraktığımız vakit, Trüberbrook köyünün göze bu kadar güzel gelmesinin ve estetik açıdan oyuncuya lezzet vermesinin asıl nedeni karşımızdaki köyün bilgisayarda yapılmamış olması.

Hatta sadece köy de değil, Trüberbrook’un mekan ve karakterlerinin tamamı bilgisayarsız ortaya çıkmışlar. Geliştirici “btf” tarafından Dioramalar olarak elde hazırlanan modellerin akabinde oyuna aktarılmasıyla ortaya çıkan bir oyun Trüberbrook. El emeği göz nuru anlayacağınız.

Tamamı elde hazırlanan bu dioramalar evvela fotogrametri  ile oyun içinde ölçeklendirilip, ardından retopoloji uygulanarak dijital olarak hareketlendirilen karakterle tezat oluşturmayan yüksek detaylı modeller şeklinde oyuna yedirilmiş.

Photogrammetry (fotogrametri) : Farklı açılardan birden fazla fotoğraf çekerek, fotoğrafı çekilen obje, yer yahut kişinin doğru boyutlarda ölçeklendirilip; kağıda, dijitale geçirilmesi işlemi. Ekseriyetle haritacılıkta kullanılmakla birlikte yakın zamanda oyunlarda da sık sık örneklerine rastlanmaya başlanmıştır.

Retopoloji: Halihazırda elinizde olan “mesh”leri (inanın mesh’in ne olduğunu da açıklamak isterim, lakin yazı inceleme gittikçe 3d modelleme 101’e doğru kaymaya başladı) temel olarak aynı şekilde ve hacimde fakat geometrik ve topolojik açıdan daha doğru olacak bir biçimde yeniden elden geçirmektir.

Bittabi, bu güzelim köy oyuna sadece görsellik katmak adına orda durmuyor. Pek çok adventure oyununda olduğu gibi ortada çözülmesi gereken gizemler, üstesinden gelinmesi icap eden bulmacalar ve belki de hiç bir zaman ortaya çıkmaması gereken gerçekler mevcut.

Ve bu bahsettiklerimin hepsi de bu küçük, sessiz ve sakin alman köyü Trüberbrook’ta, takvimler soğuk savaşın da süregeldiği, 1967 senesini gösterdiği zaman olmak zorunda.

Karakteri olan bir oyun

Trüberbrook karakterli bir oyun. Hani baya çok karakter var yani oyunda. Her şeyden önce Hans var. Quantum fiziği üzerine doktora yapan, gördüğü her önemli detayı istisnasız bir şekilde ses kayıt cihazına tarif ederek anlatan genç bir akademisyen.

Sonrasında köyün yerel sakinlerinden müzmin dul Hilda var. Onun televizyon bağımlısı ve bilimkurgu düşkünü küçük kızı da cabası.

Bir de antropoloji uzmanı Gretchen var ki kendisi hikayemizde oldukça önemli bir yer tutuyor. Başka kimler kimler var aslında ama her biri nev-i şahsına münhasır bütün bu karakterleden burada bahsettiğim takdirde hem yazı gereksiz bir şekilde uzar, hem de farkına varmadan sizlere pek hoş olmayan spoilerlar vermiş olurum.

Klasik ile moderni bir araya getiren türde adventure oyunu

Trüberbrook, yazının önceki satırlarında da bahsettiğim gibi bir point and click adventure oyunu.

Altın çağını 1990-2000 seneleri arasında yaşamış bu türe hala Trüberbrook gibi kaliteli yapımların ara ara çıkıyor olması takdire şayan bir durum.

Point and click oyunlarda, malumunuz, oyun her yeni oyun alanına girdiğinizde size etkileşime girebileceğiniz, hakkında yorum yapabileceğiniz yahut tutup cebinize atabileceğiniz objelerden oluşan bir sahne verir. Kimi zaman ihtiyacınız olan her şeyi bir sahnede bulabilirken, kimi zaman karakterimizi tıkladığımız noktaya hareket ettirerek gezindiğimiz diğer sahnelerde de bir takım icraatlar gerçekleştirmemiz gerekir.

Bütün bu aksiyonların sonucunda ya bir sırrı ortaya çıkarır, ya hikayenin ilerlemesine katkıda bulunan bir aksiyon icra eder ya da elimizdekilerle bir bulmaca çözeriz. Nadiren ise bu üç olayı aynı anda hayata geçirmiş oluruz.

Bu tür oyunların, hususen eski ama klasik olanlarının, pek çok oyuncuyu kendinden uzak tutan bir yanı mevcuttur: Piksel avlama.

Etkileşime gireceğiniz objeleri piksel piksel taramanıza neden olan bu avcılık meselesi günümüzde dikkati çok çabuk dağılan ve shooter’dan aksiyon’a koşan oyunculara uygun değildir haliyle.

Bundan ötürüdür ki pek çok yeni nesil adventure oyunu ekrandaki objeleri rahatça bulmamızı sağlayan “highlight” özelliğiyle piyasaya sürülmektedir. Hatta tamamen modernleşen yapımlar, oyuncunun çok zorlanması durumunda bulmacaların ve bulması gereken objelerin yerini gösteren ipuçları veren sistemleri dahi oyuna eklemişler ve eklemeye devam etmektedirler.

(Bazı oyunlarda ise çok zorlandığınız yeri otomatik geçme seçeneği bile mevcut artık! Bazen diyecek laf bulamıyorum. Oldu olacak bütün oyun boyunca tek tuşa basarak oyunu bitirmesini sağlasaydınız oyuncunun)

Trüberbrook ise klasik ile modernin kesiştiği noktaya yerleşen bir yapım. Modern oyunların “highlight” özelliğini opsiyonel olarak sunmakla birlikte, klasik yapımların piksel avcılığını, eğlenceli ve düşünme eylemini zorunlu kılan bulmacalarını, bazı bazı 4. duvarı yıkan esprilerini de barındırıyor.

Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuzda Trüberbrook’un eski ile yeninin incelikle işlenmiş bir sentezi olduğunu söylemek mümkün oluyor sanırım.

Trüberbrook’un sesleri

Oyunun görsel işçiliğinden ve geliştirici btf’nin bu konuda ne kadar orjinal bir iş ortaya koyduğundan incelemenin yukarıdaki satırlarında bahsetmiştik. Peki gerçek hayatta hazırlanmış Dioramaların hayat bulmuş hali olan Trüberbrook’un işitsel yönü oyunculara neler sunuyor. Estetik açıdan bizlere tattırdığı lezzeti bizlere işitsel olarak da verebiliyor mu?

Bu sorunun cevabı, büyük oranda, evet.

Trüberbrook seslendirme departmanında, hususen Almanca seslendirmede, inanılmaz başarılı bir performans sergiliyor. Karakterlerin tepkileri, sesleri, diyalogları AAA bir oyun kalitesinde oyuncuya aktarılıyor. Bu açıdan hem geliştiriciyi hem de seslendirme sanatçılarını sonuna kadar tebrik etmek lazım.

Müzikler hususunda ise ekseriyetle sahneyi tamamlayan, modu bütün kılan tınıların kulağınıza çalındığını söylemem doğru olacaktır. Oyun boyunca hiç sanki bir müzik çok tekrar ediyormuş hissine kapılmıyorsunuz.

Çevresel sesler ise, yani eh işte. Etkileşime girdiğiniz objeler, girip çıktığınız sahnelerin geneld dokusuna uygun sesler elbette orada mevcut lakin foley’in tam olarak her sahnenin arkasını doldurabildiğini söyleyemeyeceğim.

Foley: Film veyahut oyun gibi sanatsal eserlerin arkasında, tabiri caizse eriyen ve izleyicinin/oyuncunun dikkat kesilmediği takdirde farkedemeyeceği ses efektleridir. Ambiyansı tamamlarlar ve ekranda gördüğünüz sahnenin doğal bir oluşum olduğu fikrini bilinçaltınıza işlerler. Piyasada bu işi en iyi yapan firmaların başında Disney ve WB çizgi film stüdyoları gelir.

Alman pastası gibi oyun

Trüberbrook bir kısım oyuncular tarafından kısa sayılabilecek oyun süresi,(Deneyimli bir adventure oyuncusu için 4 saat, türe yeni biri için yaklaşık 8 saat) nisbeten kolay bulmacaları ve belli noktalarda zayıf kalan ses departmanı haricinde, adventure oyunu dediğinin nasıl olması gerektiğine dair mükemmele yakın bir örnek.

Birbirinden acayip karakterleri, enteresan ve temposu hiç düşmeyen hikayesi, uyandırdığı merak duygusu ve inanılmaz başarılı sanat yönetmenliğiyle Trüberbrook adventure oyunlarını seven herkesin oyun kütüphanesine eklemesi gereken bir yapım.

Türe uzak olan oyuncular mı? Eh onlarda (hususen zor bir oyun da olmaması hasebiyle) bir yerden başlamış olurlar Trüberbrook ile işte, fena mı?