Elden Ring İncelemesi

Dark Souls sonrası sessizlik bozuldu, Elden Ring huzurlarımızda.

E3 2019’da Soulsborne serisinin yapımcısı FromSoftware, hikayesini Game of Thrones’dan tanıdığımız George R.R. Martin’in yazdığı bir oyun üzerinde çalıştıklarını duyurdu. Elden Ring arkasında bu isimlerle ve büyük bir beklentiyle bu şubat ayında çıkışını gerçekleştirdi.

Elden Ring, bir souls-like açık dünya oyunu. Açık dünya demişken Skyrim ya da Witcher gibi bir oyun beklemeyin sakın, daha çok The Legend of Zelda: Breath of the Wild’ya benzer, hemen hemen her bossa dilediğiniz zaman girebildiğiniz bir yapısı var. Oyun, sizi adeta sokağa bırakılmış ufak bir çocuk gibi açık dünyaya bırakıyor ve haydi özgürsün diyor. Evet seni belli noktalara yönlendiren işaretler var ama günümüz oyunları ile karşılaştırıldığında bu hiçbir şey.

Oyunun açık dünyası diğer Fromsoftware oyunları gibi birbirinden hem görsel hem de barındırdığı düşmanlar bakımından yine farklı bölgelerden oluşuyor. Ayrıca keşfedebileceğimiz, sonunda bosslar olan farklı mağaralar ve zindanlar var. Ama asıl bosslar Legacy Dungeon denen çatılarına kadar yine keşfedebildiğimiz kaleler ve şatolarda bulunuyorlar.

Koridor sisteminden devasa bir açık dünyaya geçilince; yolumuzu bulmamızı kolaylaştırması için oyuna bir harita eklenmiş. Peki bunu niye anlatıyorum, çünkü önceki Fromsoftware oyunlarında harita bulunmuyor ve kendi haritamızı zihnimizde oluşturmanız gerekiyor. Tabi harita üzerinde yüzlerce işaret bulunan günümüz oyunları gibi değil. Parça parça topladığımız, harita sadece genel hatlarıyla belli başlı noktaları gösteriyor, hatta haritanın sınırlarını bile ancak ilerledikçe öğrenebiliyoruz.

Önceki Soulsborne oyunlarına kıyasla yapılan tek yenilik harita değil. At ile keçi arası adı Torrent olan bir bineğimiz var. Bu binekle hem dünyayı daha hızlı keşfedebiliyor hem de üzerinde savaşabiliyoruz. Ulaşımı kolaylaştıran tek özellik de bu değil, aynı zamanda savaşta ya da zindan keşfinde olmadığımız zamanlarda haritamızı açıp dilediğimiz site of grace denen kayıt noktasına ışınlanabiliyoruz.

Şimdi gelelim Fromsoftware’ın zorluğuyla meşhur savaş sistemine. Bilmeyenler için bu savaş sisteminin zorluğu yaptığınız her hareketin stamina kullanması ve birçok oyunda olan animasyon iptaline izin vermemesi. Bu ne demek, diyelim saldırı tuşuna bastınız ama düşmanın da size saldırdığını gördünüz ve kaçınma tuşuna bastınız. Ama karakteriniz saldırı animasyonunda olduğu için kaçınmak yerine saldırmaya devam ediyor. Bu sebeple tüm düşmanların ama özellikle bossların hareket şemasını öğrenip ona göre hareket etmeniz gerekiyor.

Elden Ring savaş sistemi bakımından önceki Dark Souls oyunlarındaki yapıya sahip, tabi bunun üstüne yenilikler yapılmış. Dark Souls 2’deki aynı tür 2 silahı farklı ellerinize aldığınızda farklı bir saldırı şemasına sahip olmanızı sağlayan power stance geri gelmiş, Sekiro’daki ne benzer ama göremediğimiz bir posture barı var. Bu bar oyundaki savaş sisteminin daha çeşitli olmasını sağlıyor. Yavaş ve dolayısıyla riskli olduğu için ağır saldırılar önceki oyunlarda PvE’de pek tercih edilmezdi. Keza oyuna yeni eklenen zıplayarak yapılan saldırı da sizi havada savunmasız bırakırken başarılı bir isabetle posture barına normal saldırılara göre çok daha yüksek miktarda zarar vermenizi ve dolayısıyla düşmanınızı sersemletip kritik saldırı yapmanızı sağlıyor. Buna ek olarak eklenen guard counter bir saldırıyı blokladıktan hemen sonra yapacağınız bir ağır saldırıyla aktifleşip yine posture barına fazlasıyla hasar vuran bir saldırı yapmanızı sağlıyor.

Oyuna önceki Souls oyunlarında bulunan kılıç, mızrak, hançer gibi silah sınıflarının yanı sıra gürzler eklenmiş ve Dark Souls 2’deki çift taraflı kılıçlar geri dönmüş. Dark Souls 3’de eklenen silah yetenekleri bu oyunda da bulunmakta. Bu yetenekleri haritada bulup özel silahlar dışındakilere ekleyip değiştirebiliyoruz. Bu yetenekler aynı zamanda önceki oyunlardaki silahın hangi statlardan ek hasar aldığını ayarlayan taşların da yerini alıyor. Büyücü oynamak isteyenler içinse büyü çeşitliliği ve animasyon kalitesi de oldukça arttırılmış. FP’nin ya da daha çok bilinen adıyla mananın kullanım alanı sadece büyüler ve yeteneklerle de sınırlı değil. Belli bölgelerde kullanmanıza izin verilen çağırabileceğiniz farklı yaratıklar da var.

Soulsborne serisinin savaş sisteminin asıl parladığı kısım bosslarıdır. Oynarken hepsini saymadım ama wikide yazana göre 120 boss var. Bu sayı Demon Souls, Dark Souls 1,2 ve 3’ün toplamından fazla. Maalesef bosslar sayıda gösterdiği başarıyı kalite konsunda gösteremiyor. Birçok boss kendini tekrar ediyor. Bazen sadece statları biraz yükselmiş, bazen elementi değişmiş, bazen etrafında normal düşmanlarla ve yer yer yanında başka bir bossla karşımıza çıkıyor. Bu boss savaşların özel olma hissini ortadan kaldırıyor ve normal düşmanlardan farksız kılıyor.

Fromsoftware oyunlarına yabancı olanları belki de en üzecek kısım hikaye, George R.R. Martin yazmış mutlaka güzel olmalı değil mi? Evet, ortada güzel bir evren ve lore var. Ama dikkat ederseniz hikaye demedim. Önceki Fromsfotware oyunlarındaki gibi oyun bize hikayesini anlatmaya çalışmıyor. Az sayıda bulunan cutscene, item açıklamaları, npc diyalogları ve çevrede gördüğünüz şeyleri birleştirip anlamaya çalışıyorsunuz hikayeyi. Çünkü bunlar bile tam olarak size her bilgiyi vermiyor. Boşlukları bizim doldurmamızı bekliyor. Ama merak edenler için kendi anladığım kadarıyla hikayeyi kısaca özetleyeyim.

Hikayemiz Lands Between denen bir yerde geçiyor. Burası önceden bir ejder lordu tarafından yönetiliyor. Bu lordun ayrılması sonucu Greater Will denen bir tanrı Queen Marika’yı buranın yöneticisi seçiyor. Queen Marika yönettiği kişilerin ölmesini istemediği için Elden Ring denen runlardan oluşan çemberden ölüm rununu çıkarıyor. Böylece herkese ölümsüzlük bahşediyor. Annesinin yerine geçmek isteyen Ranni tanrıları bile öldürebilecek bıçaklar yaptırıyor ve kardeşini öldürtüyor. Oğlunun ölümüne dayanamayan Queen Marika Elden Ring’i paramparça ediyor. Buna sinirlenen Great Will Marika’yı gücünü Elden Ring’den alan devasa bir ağaç olan Erdtree’ye hapsediyor. Marika’nın soyundan gelen tanrılar Elden Ring’i bir araya getirmek için birbirleriyle savaşıyorlar, ama kazanan çıkmıyor ve her bir tanrı runlarıyla birlikte kendi bölgelerine çekiliyor. İşte burada biz Erdtree’nin kutsamasını kaybetmiş sürgünler ya da oyunun bize hitap ettiği şekilde Tarnishedler devreye giriyoruz. Amacımız tanrılardan runları toplayıp, Elden Ring’i onarmak ve yeni Elden Lord olmak.

Elden Ring oyuncuyu görevlere boğmadan, özgürce keşfedebileceği ve bunun karşılığında ödüllendirileceği devasa bir açık dünya sunuyor. Fakat bu açık dünya bossların ve normal düşmanların tekrara düşmesine sebep oluyor ve düşük seviyeli bölgelere geç gitmeniz durumunda oyunun temposu çok düşüyor. Savaş sistemi Fromsoftware’den beklendiği gibi görsel olarak çok tatmin edici olmasa da oyun zevki ve çeşitlilik bakımın oldukça iyi. Yalnız seriye yeni başlayacaklar için sistemi öğrenmek için sabır göstermeleri gerektiğini söylemem gerekli. Şu anda patchlerle düzeltilmekte olsa da PC optimizasyonunda sıkıntılar var. Fiyatına gelecek olursak hiçbir oyunun 500 lira etmeyeceği görüşündeyim, ama oyun fiyatları ortada.